Hepimizin büyüme evresinde yaptığı anlamı olmayan birçok şey
vardır.Bebeklikten başlarız buna.Çocukken daha ilginç yöntemler
buluruz.Yapılması yasaklanan birçok şey yaparız.Peki istisnasız hepimizin
ilgisini çeken bir o kadar da tehlikeli olan prizler ve elektrikli eşyalara
niye çekiliriz?Onları ilginç yapan nedir?Konulan yasaklar mı?Bakın bir
zamanların çocuğu Hatice Altuğ buna nasıl cevap veriyor;
“Elektriği anlamak için.”
Başarılarla dolu hayatının ilk adımı belki de buydu Altuğ
için.1978 Burdur-Karamanlı doğumlu öğretmen bir ailenin kızı.İlkokul ve lise
hayatı boyunca yaşıtlarından hep farklı olmuş.Fen ve matematik derslerinde
başarılı boş zamanlarında Einstein gibi bilim adamlarının hayatlarını ansiklopedilerden
okuyan (o zamanlar Google Amca nerde tabi J
),atomun yapısı,yerçekimi kanunu gibi konulara kafa yoran ve sorduğu sorularla
öğretmenlerine “O konu müfredatta yok.” dedirten bir öğrencilik hayatına
sahipti.
1996 yılında Antalya Anadolu Lisesinden mezun olduktan sonra
ilgi duyduğu konuları göz önüne alarak Bilkent Üniversitesi Fizik Bölümü’nü tam
burslu olarak yazdı ve 2000 yılında dereceyle mezun oldu.Radikal ve bir o kadar
da zor bir karar vererek Amerika-Stanford Üniversitesinde Elektrik Mühendisliği
dalında “Lasers,Optoelectronics and Quantum Electronics” alanında yüksek lisans
yaptı.Ardından yine Stanford Üniversitesinde tam burslu olarak “Department of
Applied Physics (2007)” (Uygulamalı Fizik ) alanında doktora programına başladı
ve “Yeni Lazer Sistemleri ve Optik Aletler” üzerinde çalıştı.Böylesine başarılı
bir eğitim hayatıyla beraber ödüllerle ve alkışlarla dolu yola ilk adımlarını atmıştı.
2004 yılında Mehmet Fatih Yanık (aynı zamanda eşidir J) ile ortak ve ilk
çalışmalarından olan “Optical Switch” (Optik Anahtarlar) buluşu ile 2005
Silikon Vadisi “Inventors’ Challange”
yarışmasında birinci oldu.
Yine 2005 yılında,lazer üzerine yaptığı bir araştırma ile
IEEE Photonics Society tarafından “Best Paper and Research Excellenge Award”
(Mükemmel Araştırma Ödülü) ‘ı kazandı.Yapmış olduğu bu araştırmalar sonucu
dünyanın en büyük çip üreticisi olan Intel’den burs teklifi aldı.
2006 senesine geldiğinde ise “Ultrafast Photonic Crystal
Nonocavity Laser” çalışması Nature Physics dergisine kapak oldu.Sonraki
başarıları ise;
2008-“the Massachusetts Life Sciences Center New
Investigator Award”
2010-“the Office of Naval Research Young Investigator Award
“(ONR-YIP)
2010-“National Science Foundation CAREER Award”
2010-“the Boston University College of Engineering Early
Career Award”
2011-“the IEEE Photonics Society Young Investigator Award”
Bu kadarlada kalmayan Hatice Altuğ 2011’de ABD’nin en
prestijli ödülü olan “Presidential Early Career Award for Scientist and
Engineers”(PECASE) (Bilim Adamları ve Mühendisler için Başkanlık Ödülü)’ı Beyaz Sarayda Başkan Obama’nin elinden aldı.
Durağı olmayan insanlar kategorisinin tepelerine doğru yol
alan Altuğ yine 2011 yılında Popular Science dergisinde “Brilliant 10” listesinde
yer aldı.Aynı zamanda Peter Paul Career Professorship, Intel Graduate Student Fellowship
ve IEEE Photonics Society Graduate Student Fellowship temsilcilikleri
yapmıştır.
Araştırmaları hakkında;
Kuantum Fiziğinin bazı prensiplerini nanocavity kullanarak
elde eden Altuğ dikkat çeken buluşlarından biri olan 100 kat daha hızlı çalışan
lazer sistemini şöyle açıklıyor;
“Örneğin bir binadan bir başkasına, binanın lambalarından çıkan ışıkla bilgi göndermekistiyorsunuz. Binanın ışıklarını sürekli açık tutarak bu bilgiyi iletebilirsiniz. Oysa bunun yerine lambayı açıp kapatarak sinyal gönderebilirsiniz.
Bilgi gönderme hızınızda lambaya ne kadar hızlı açıp kapatabilmenize yani anahtarın hızına bağlı. Biz bu çalışmada özel bir lazer sistemi kullanarak hızlarını günümüzün fiber optik gibi hızlı-lazer sistemlerinin 100 kat daha fazla hızla çalışabileceğini gösterdik. Bu buluş elektronik dünyasında büyük bir devrim sağlar.”
Son zamanlarda ise vücuttaki virüsleri tespit edebilecek çipli bir alet üzerine çalışmalarını devam ettiriyor.Bununla ilgili ise Bilim ve Teknik dergisi şunları söylüyor;
“Altuğ ve aralarında başka Türk bilim insanlarının da olduğu ekibi, vücuttaki hastalık yapıcıları, örneğin virüsleri tespit eden bir optik biyosensör geliştirmiş. Araştırmacılar bunun için antikorlarla kaplanmış ve üzerinde nano büyüklükte bir sürü delik bulunan, yarıiletken bir ızgara kullanıyor. Izgara üzerine belli bir dalga boyunda ışık düşürülüyor. Işık fotonları metaldeki elektronlarla etkileşiyor, elektronları uyarıyor ve bunun sonucunda metal ve hava ara yüzeyinde plazmonlar (yüzeye paralel yönde ilerleyen elektormanyetik dalgalar) oluşuyor. Oluşan dalgaların dalga boyu, gelen ışı- ğınkiyle aynı. Araştırmayı ilginç kılan tespit şöyle: Izgaranın üzerine, içinde virüsler olan kan serum örneği dökülüyor. Aynı üniversiteden mikrobiyologlarla çalışan Altuğ genetik malzeme olarak RNA’yı kullanan virüsleri kullanıyor. Nanoakışkan, ızgaradaki deliklerden geçerken antikorlar virüsü yakalarsa, yayılan ışığın dalga boyunda kırmızıya kayma oluyor. Diğer bir ifadeyle, ızgara üzerine düşürülen ışıktan daha büyük dalga boyuna sahip bir ışık yayılıyor. Virüslerin büyüklüğünün ve oluşan plazmonların metal yüzeyine nüfuz derinliğinin aynı olduğu bu cihaz, ışığı nano ölçekte kontrol eden bir biyosensör. Virüslerin tespiti için böyle bir yöntem ilk defa kullanılıyor. Patojenleri tespit etmek için kullanılmakta olan yöntemler genelde numune hazırlama, numunenin laboratuvara götürülmesi ve analiz edilmesi gibi uzun sürebilen aşamalar içeriyor. Bu yöntem ise hem düşük maliyetli hem de daha hızlı. ABD Ulusal Bilim Vakfı (National Science Foundation) Altuğ’un ekibine cihazı klinik kullanıma hazır hale getirmeleri için beş milyon dolar vermiş. İlgili akademisyen okuyucularımız araştırmanın detaylarını Nano Letters dergisinin 2010 yılı Kasım sayısında yayımlanan, “Biyolojik ortamdaki canlı virüslerin optoakışkan nanoplazmik biyosensörlerle doğrudan tespiti” (An Optofluidic Nanoplasmonic Biosensor for Direct Detection of Live Viruses from Biological Media) adlı makaleden öğrenebilir.”
Yapılan bunca işe,alınan ödüllere,yazılan makalelere bakılınca insan 37 seneye bunlar sığar mı diye düşünmüyor değil.Bu gibi düşüncelerin,”bu da olur mu,yapılır mı” ların kanıtı olarak duruyor Hatice Altuğ.
Bilim,mühendislik alanında daha emekleyen bizler,Hatice Altuğ gibi insanların denize attıkları taşların çıkardıkları sesin ekolarıyız.
Büyüyebilmek ve duyulabilmek dileğiyle,
Ekolara sevgilerle...
Hatice Nur ERSOY
-Bilim ve Teknik dergisi
-Popular Science “Brilliant 10”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder